YÜKSEK GERİLİM HATLARI ÖLÜM SAÇIYOR
İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Yüksek gerilim hatlarının bölgede yaşayanlar üzerindeki olumsuz etkilerini saptamaya ve bu konuda gerekli önlemlerin alınmasını sağlamaya yönelik olarak EMO (Elektrik Mühendisleri Odası) İstanbul Şubesi tarafından Esenyurt ve Ataşehir ilçelerinde yapılan pilot uygulamalarda elde edilen bulgular üzerine hazırlanan rapor ve E.M.O' nun görüşünü sizlerle paylaşıyoruz.
Kent yaşamı için vazgeçilmez olan; ulaşım ve enerjinin (elektrik, doğal gaz) güvenli dağıtımı, barınma alanları ve sanayinin doğru konumlandırılması, suyun sağlanması ve dağıtımı ile atık suyun arıtılmasına kadar tüm altyapıların uzun vadeli ve bütünsellik içinde planlanması gerektiği halde, kentlerimizde yaşayanların karşılaştığı önemli sorunların kaynağında yanlış planlamalar, yetersiz koordinasyon ve eksik denetimin yattığı açıkça görülmektedir.Gerek merkezi gerekse yerel iktidarların bütünsellikten uzak, rant odaklı politikalarla oluşturdukları kent planlamaları, bedelini yine halkın ödediği, can kayıplarının yaşandığı, maliyeti çok yüksek olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Ayrıca,ülke gerçeklerinden uzak, kısa vadeli çözümlerle günü kurtarmak adına kamu yatırımları yanlış planlanmakta ve uygulanmaktadır.
Sanayi ve hizmet sektörünün kentlerde yoğunlaşması nedeniyle oluşan iş gücü talebi yoğun göçe neden olmuş ve bunun sonucunda İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde kaçınılmaz olarak plansız yerleşim bölgeleri (gecekondulaşma) ortaya çıkmıştır.
Özellikle büyük kentlerimizde önceden kurulmuş elektrik üretim tesisleri ve dağıtım merkezlerinin konumlandırıldığı yerler ile enerjiyi iletmek ve dağıtmak amacıyla tesis edilmiş enerji iletim hatları, bir süre sonra plansız gelişen yerleşim bölgeleri içinde kalmış ve bu bölgelerde yaşayanları olumsuz bir şekilde etkilemeye başlamıştır.
Örneğin İstanbul’da ilk tesis edildikleri zaman güzergâhında hiçbir yerleşim bulunmayan 1984 yılına kadar elektrik üretim faaliyeti devam eden Silahtarağa Termik Santralı, halen faaliyetini sürdüren Ambarlı Termik Santralı ile Davutpaşa, Yıldıztepe, Ümraniye, Dudullu, Bakkalköy gibi dağıtım merkezleri arasındaki yüksek gerilimli enerji iletim hatlarının etki alanında zamanla, sanayi yerleşimleri ile konut ve yaşam alanları oluşmaya başlamış ve bu çarpık yapılaşmaya yerel yönetimler de siyasi kaygılarla göz yummuşlardır.
Yüksek Gerilim Hatları; oluşturdukları elektromanyetik alanlar ile canlıları olumsuz etkilediği gibi emniyet mesafelerinin ihlal edilmesi durumunda can ve mal emniyetini tehlikeye sokmaktadırlar. Planlama, koordinasyon ve denetim açısından yüksek gerilim hatlarının yerleşim alanlardan önerilen uzaklıklarda geçirilmesi gerekir. Bu nedenle, yüksek gerilim hatları, planlayıcılar ile yerel yöneticilerin ortaklaşa belirlediği ve hiçbir şekilde yapılaşmaya izin verilmeyecek güvenlikli koridorlardan geçirilmelidir.
Konu ile alakalı EMO'nun raporuna ait, teknik ayrıntılar ve ölçüm sonuçlarını aşağıdaki linkte paylaştık.
Yüksek gerilim Hatlarının insanlar üzerinde oluşturduğu etkileri başlıklar halinde toplamak gerekirse;
• Çocukluk çağı kanserlerini inceleyen bir çalışmada, yüksek gerilim hatlarından 50 metre
uzaklığa kadar olan alanlar içerisinde yaşayan çocuklar incelenmiş ve lösemi oranında artış
gözlenmiştir (Feychting ve Ahlbom, 1993),
• Elektrik hatlarının beyin kanserine neden olduğu saptanmıştır (Wertheimer, 1982),
• Elektrik hatlarında çalışanların, beyin kanserine yakalanma oranının 7 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir (Şeker 1993).
• Yapılan epidemiyolojik çalışmalar yüksek gerilim hatları ve elektrikli ev aletlerinin kanser riskini artırdığı gözlenmiştir (Markov, 1994).
• Günlük yaşamda maruz kalınan EM alanların beyin tümörlerini; özellikle erkeklerde, lösemi ve akut myeloid lösemiyi arttırdığı rapor edilmiştir (Frey, 1994)
• Yüksek gerilim hatlarına 100 metrelik mesafe içerisinde yaşayan yetişkinlerde yapılan
incelemede, lösemide artış bulunmuştur (Li, 1997)
• ELF alanlara mesleki olarak maruz kalmanın sonucunda, hem erkek hem de kadınlarda,
akciğer kanserinde artma olduğu tespit edilmiştir(Floderus ve Stenlund, 1999)
• Kanada’da yapılan bir çalışmada çocukluk çağı lösemi hastalığı ile elektromanyetik alana maruz kalınması arasında ilişki olduğu görülmüştür (Green ve Miller, 1999)
• Norveçli kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, elektrik hatlarından yayılan manyetik alana sürekli maruz kalınmasının göğüs kanserini artırdığı kaydedilmiştir (Kliukiene, 2004)
• ELF hatlarına 0-600 metre aralığında oturanlarda lösemiye yakalanma oranında artış olduğu saptanmıştır (Draper, 2005),
• Elektromanyetik alanların; doğum ve üreme anomalileri, davranış değişiklikleri ve nöroendokrin sistemde değişikliklere neden olduğunu bildirilmiştir (Frey, 1994)
• Yüksek gerilim hatları ile düşük doğum yapma arasında yükselen bir risk ilişkisi bulunmuştur (Li,2002; Lee, 2002)
• Mesleğinden dolayı, 50 Hz manyetik alana maruz kalanlarda ölüm riski olan akut kalp spazmı arasında zayıf bir bağ olduğu tespit edilmiştir (Hakansson, 2003)
• Elektromanyetik dalgalara mesleki maruz kalmalar ile kalp spazmı riskinin artması arasında bir bağ olmadığı rapor edilmiştir (Ahlbom ve Feychting, 2004)
• 50 Hz frekans altında 100 microT manyetik alana maruz kalan insanlar üzerinde yapılan incelemede, tepki zamanlarında bir değişiklik olmadığı ancak hafıza üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğu belirtilmiştir (Podd, 2002)
Elektromanyetik alan değerlerinde belirlenen limitler,sağlıklı birey olarak tanımlanan 70 kg ağırlığında ve 1.70 m boyunda bir erkekte ölçülen değerlerdir. Oysa toplumda farklı fiziksel özelliklerde olan, hasta olan, aşırı hassas olan insanlar, kadınlar, hamileler, bebekler ve çocuklar var. Elbette bu gruplar üzerinde daha da ağır tahribat oluşuyor.
Son Olarak ;
E.M.O , İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Barosu tarafından 2011 ve 2013’de gerçekleştirilen İnsan ve Çevre Sağlığı İçin ‘’Elektromanyetik Alanlar ve Etkileri Sempozyumu’’nda yerleşim yerleri üzerinden geçen yüksek gerilim hatlarının yer altına alınması veya yüksek gerilim hatları altında güvenlik koridorlarının bırakılması önemle vurgulanmış ayrıca bilim insanları tarafından yüksek gerilim hatlarının kanser türleri başta olmak üzere çeşitli rahatsızlıklara neden oldukları bilimsel çalışmalar ile ortaya konulmuştur.
Sosyal devlet anlayışı içinde, vatandaşların birçok hakları gibi barınma hakkı ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı ön plana çıkarılarak; Merkezi ve yerel yönetimler konuyu acilen ele almalı, TEİAŞ ve bağlı olduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı halkın barındığı, eğitim ve sağlık hizmetlerinin alındığı, esnafın, işçinin çalıştığı bölgelerde bulunan yüksek gerilim hatlarının güzergâhının değiştirilmesi veya yüksek gerilim hatlarının yer altına alınması için gerekli adımlar atılmalı, vatandaşların can ve mal emniyeti için çözümler üretilmelidir.
Dere yataklarına ev yapan bir milletiz yüksek gerilim bize vız gelir. 😊
YanıtlaSilŞehide yaıyor olmanın handikapları. Bu değerler baz istasyonları, egzos dumanı yada elektronik cihazların yaydığı radyosyondan bağımsız düşünülebilir mi?
YanıtlaSil